ZİKİR DUA TEVBE VE İSTİĞFAR BAHSİ
NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
40 - (2701) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا مرحوم
بن عبدالعزيز
عن أبي نعامة
السعدي، عن
أبي عثمان، عن
أبي سعيد
الخدري، قال:
خرج
معاوية على
حلقة في
المسجد. فقال:
ما أجلسكم؟
قالوا: جلسنا
نذكر الله.
قال: آلله! ما
أجلسكم إلا
ذاك؟ قالوا:
والله! ما
أجلسنا إلا
ذاك. قال: أما
إني أستحلفكم
تهمة لكم. وما
كان أحد
بمنزلتي من
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أقل عنه
حديثا مني. وإن
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
خرج على حلقة
من أصحابه.
فقال "ما
أجلسكم؟"
قالوا: جلسنا
نذكر الله
ونحمده على ما
هدانا للإسلام،
ومن به علينا.
قال "آلله! ما
أجلسكم إلا
ذاك؟" قالوا:
والله! ما
أجلسنا إلا
ذاك. قال "أما
إني لم
أستحلفكم
تهمة لكم.
ولكنه أتاني جبريل
فأخبرني؛ أن
الله عز وجل
يباهي بكم
الملائكة".
{40}
Bize Ebu Bekr b. Ebî
Şeybe rivayet etti. (Dedikî): Bize Merhum b. Abdi'l-Aziz, Ebu Neamete's-Sa'dî'den,
o da Ebu Osman'dan, o da Ebu Saîd-i Hudrî'den naklen rivayet etti. (Şöyle
demiş):
Muaviye Mescidde bir
halkanın yanına çıktı da :
— Sizi (buraya) ne oturttu? diye sordu.
— Allah'ı zikretmek için oturduk, dediler.
— Allah aşkına mı; sizi ancak bu mu oturttu?
dedi.
— Vallahi bizi ancak bu oturttu, cevabını
verdiler.
— Beri bakın, ben sizi itham ettiğim için yemin
ettirmedim. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den benden daha az hadîs
rivayet etmek hususunda benim mertebemde hiç bir kimse yoktur. Gerçekten
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ashabından müteşekkil bir halkanın
yanına çıktı da :
«Sizi (buraya) no
oturttu?» diye sordu. Ashab :
— Allah'ı zikretmeye, bizi İslam'a hidayet
buyurduğu ve onunla bize imtihanda bulunduğu için ona hamdetmeye oturduk,
dediler.
«Allah aşkına mı? Sizi
ancak bu mu oturfiu?» buyurdu.
— Vallahi bizi ancak bu oturttu, dediler.
«Beri bakın! Ben sizi
itham ettiğim için yemin ettirmedim. Lakin şu var ki; bana Cibril geldi de
Allah (Azze ve Celle)'nin sizinle meleklere iftihar ettiğini haber verdi.»
buyurdular.
[ش
(تهمة) بفتح
الهاء
وإسكانها. وهي
فعلة وفعلة،
من الوهم.
والتاء بدل من
الواو.
واتهمته به، أي
ظننت به ذلك.
(يباهي بكم
الملائكة)
معناه: يظهر
فضلكم لهم،
ويريهم حسن
عملكم، ويثني
عليكم عندهم.
وأصل البهاء
الحسن
والجمال.
وفلان يباهي
بماله وأهله،
أي يفخر
ويتجمل بهم
على غيرهم،
ويظهر حسنهم].
AÇIKLAMA:
Ebu Hureyre rivayeti hakkında
İmam Nevevî: «Bu hadîs bütün ilimleri, kaideleri ve adabı bir araya toplayan
büyük bir hadîsdir.» diyor. Hadîsin bölümleri evvelce izah edilmişti. Hadîs-i
şerif, Müslümanların hacetlerini görmenin onlara ilim, mal, yardım ve nasihat
gibi şeylerle faydalı olmaya çalışmanın kusurlarını örtbas etmenin faziletine
delildir.
Sekînet: Asıl
itibariyle vakar, itminan ve mehabet manalarına gelirse de, Kaadi İyad burada
ondan murad rahmettir, demiştir. Mamaafih Nevevî, Kaadî'nin bu tefsirini zayıf
bulmuş, ona vakar ve itminan manası vermenin daha güzel olduğunu söylemiştir.
Bu hadîs Mes'ud'da toplanarak Kur'an okumanın faziletine delildir. Cumhurun
mezhebi budur. İmam Malik'in bunu kerih gördüğü rivayet olunmuşsa da Malikiye
ulemasından bazıları onun sözünü te'vil etmişlerdir. Bu fazileti ihraz için
medrese, kışla ve saire gibi yerlerde toplanmak da mescid hükmündedir.
«Bir kimseyi ameli
yavaşlatırsa, nesebi hızlandırmaz...» cümlesinden murad : Soy ve sülalesinin
şerefine güvenerek amelde kusur eden kimse, amel edenler mertebesine ulaşamaz,
demektir.
Allah Teala'nın
meleklere iftiharda bulunması Kur'an okuyanların faziletini onlara bildirerek
haklarında medh-ü senada bulunmasıdır Allahi tabiri yemin ifade eder. İstifham
hemzesi kasem harfinden bedeldir. Tıybî bu kelimenin «Allahe» şeklinde mansub
okunacağını söylemiştir. Bu takdirde harf-i cer atılmış, sonra kelime fiile
bitiştirilmiş, faka fiilde hazfedilmiş olur. Cümle «etuhlfunellahe»
takdirindedir.